Ortaklık, yalnızca bir fikir birliği ya da vizyon birliği değildir. Aynı zamanda çok somut bir ekonomik ve yönetsel birliktelik anlamına gelir. Bu nedenle ortaklığın daha en başında, yazılı ve açık bir çerçeve ile tanımlanması gereklidir. Bu tür bir çerçeve, yalnızca bir sözleşme değil, bir dayanıklılık altyapısıdır. Zor zamanlarda nereye yaslanacağımızı, hangi kararların nasıl alınacağını, hak ve yükümlülüklerin neye göre belirlendiğini gösteren ortak bir zemin sağlar.
Aşağıdaki başlıklar, herhangi bir pay sahipleri sözleşmesinin teknik hükümleri olmaktan çok, bir yaratıcı platformun uzun vadeli sürdürülebilirliği için önceden konuşulması gereken temel meselelerdir.
Ortaklık Payları ve Temsiliyet
Ortaklık, yalnızca katkının değil, karar alma gücünün de bölüşüldüğü bir yapıdır. Bu nedenle pay sahipliği oranlarının neye göre belirlendiği, bu oranların temsiliyet ve sorumlulukla nasıl ilişkilendiği baştan netleştirilmelidir. Sadece eşitlik iddiası değil, adaletli bir denge aranmalıdır. Yapıya kimin ne kattığı kadar, karar süreçlerinde nasıl yer aldığı da önemlidir. Aksi takdirde görünmeyen bir "sessiz ortak" ya da tek başına karar alan bir "fiilî lider" modeli oluşabilir. Özellikle oy haklarının nasıl kullanılacağı, kararların hangi eşiklerle alınacağı ve azınlık haklarının nasıl korunacağı gibi konular, sadece hukukçuların değil ortakların birlikte tartışması gereken kurucu meselelerdir.
Konuşulması gerekenler:
Ortaklık payları nasıl belirlendi? Bu dağılımın ardındaki kriterler nelerdi?
Pay oranları karar alma gücüyle nasıl ilişkileniyor?
Yönetim kurulunda ya da genel kurulda temsiliyet nasıl sağlanacak?
Azınlık hakları nasıl korunacak? Belirli kararlar için veto hakkı olacak mı?
Pay sahibi olmayan ama yapıya emek veren kişilerin söz hakkı olacak mı?
Pay sahipliğinin yalnızca ekonomik değil, temsilî bir sorumluluk olduğu bilinci ortak mı?
Giriş, Çıkış ve Devir Koşulları
Ortaklık bir yolculuktur ve her yolculuk gibi girenlerin, çıkanların, yön değiştirenlerin olması doğaldır. Ancak bu hareketlilik belirsizlikle değil, tanımlı ilkelerle yönetilmelidir. Ortaklığa yeni birinin katılması, mevcut bir ortağın paylarını devretmesi ya da ayrılması gibi durumlar yalnızca teknik işlemler değil, yapının bütün dengesini etkileyebilecek eşiklerdir. Bu nedenle bu süreçlerin duygusal yüklerini değil, yapısal gerekliliklerini konuşmak ve yazıya dökmek gerekir.
Konuşulması gerekenler:
Yeni ortak alımı için hangi koşullar aranacak?
Ortaklıktan çıkmak isteyen biri süreci nasıl başlatır?
Pay devri yalnızca diğer ortakların onayıyla mı olur?
Devir durumunda ön alım hakkı nasıl kullanılacak?
Ortaklık oranı değiştiğinde karar mekanizmaları nasıl etkilenir?
Ortaklığın sona ermesi yapıyı ne düzeyde etkiler ve bu etki nasıl yönetilir?
Ekonomik Sorumluluklar
Bir yapıyı ayakta tutmak sadece fikir değil, kaynak da ister. Bu kaynak bazen para, bazen zaman, bazen de itibar olabilir. Bu nedenle ortaklık, ortakların yalnızca haklarını değil, yükümlülüklerini de tanımlamalıdır. Beklenen ekonomik katkılar, sermaye artışı ihtimali, yapının karşılayamadığı yükleri kimin ne ölçüde üstleneceği gibi konular baştan konuşulmalıdır. Özellikle yeni yatırım veya borçlanma gerektiğinde ortaya çıkabilecek krizleri önlemenin tek yolu, bu sorumlulukları önceden tariflemektir.
Konuşulması gerekenler:
Ortaklardan ilk yatırım dışında başka hangi ekonomik katkılar bekleniyor?
Yapının finansman ihtiyacı doğarsa, bu yük nasıl bölüşülecek?
Sermaye artışına katılmayan ortağın payı nasıl etkilenir?
Borç, teminat, kefalet gibi durumlarda kim ne kadar sorumluluk üstlenir?
Bu yükümlülükler gönüllülükle mi, sözleşmeyle mi bağlanmalı?
Karar Alma Mekanizmaları
Her yapı kararlarıyla şekillenir. Bu kararların kimler tarafından, nasıl, hangi eşiklerle alındığı ortaklık kültürünün temelini oluşturur. Oyçokluğu ile mi, oybirliği ile mi? Bazı kararlar için özel oranlar var mı? Hangi kararlar mutlak katılım gerektiriyor? Bu sorular yalnızca tüzükle değil, ortaklar arası karşılıklı güvenle yanıt bulmalıdır. Ortaklık, sadece fikirlerin değil, karar alma biçimlerinin de ortak olduğu bir düzendir.
Konuşulması gerekenler:
Hangi kararlar için oyçokluğu, hangileri için oybirliği gerekiyor?
Kararlara katılmayan ortakların sürece etkisi ne olacak?
Olağanüstü durumlarda karar alma hızı nasıl sağlanacak?
Veto hakkı olacak mı, varsa sınırları neler?
Yönetim kurulu kararları nasıl alınacak, nasıl belgelenecek?
Temsiliyet, İmza ve Dış İlişkiler
Bir ortak yalnızca yapının içinde değil, dışarıda da onu temsil eder. Bu temsil bazen basında, bazen bir iş görüşmesinde, bazen de bir ortaklık sözleşmesinde olur. Kimin ne zaman, ne adına konuştuğu ve hangi sınırlar içinde hareket ettiği belirlenmezse, yapı içinde gerilim kaçınılmaz olur. Aynı şekilde imza yetkileri, dış kurumlarla ilişki kurma biçimleri de netleşmelidir. Temsil hakkı, hem bir ayrıcalık hem de büyük bir sorumluluktur.
Konuşulması gerekenler:
Yapıyı dışarıda kim temsil edebilir?
Kamuoyuna açık beyanlar kim tarafından yapılır?
İmza yetkileri nasıl dağıtılır?
Diğer kurum ve kişilerle ilişkilerde hangi sınırlar gözetilecek?
Kişisel markalar ile yapının kurumsal kimliği nasıl ayrıştırılacak?
Pay Devirleri ve Rekabet
Bir ortağın ayrılması, sadece hisselerin el değiştirmesi değil; yapının dengelerinin, değerlerinin ve ilişkilerinin değişmesi anlamına gelebilir. Bu nedenle pay devri, yalnızca ekonomik değil; etik ve stratejik olarak da tanımlanmalıdır. Ayrıca ortakların yapıyla rekabet edecek işler yapması ya da ticari ilişki içinde olması, karşılıklı güveni zedeleyebilir. Bu ilişkilerin sınırları baştan çizilmelidir.
Konuşulması gerekenler:
Pay devri hangi koşullarda ve hangi sınırlarda gerçekleşebilir?
Pay devrinde diğer ortakların ön alım hakkı olacak mı?
Pay devri sonrası yeni ortakların hak ve yükümlülükleri nasıl belirlenir?
Ortakların yapı dışında benzer faaliyetlerde bulunmaları ne zaman rekabet sayılır?
Ticari ilişkilerde çıkar çatışması nasıl önlenir?
Gizlilik, Denetim ve Bilgi Paylaşımı
Şeffaflık, güvenin zeminidir. Ancak bu şeffaflığın sınırları ve gizliliğin kuralları net olarak belirlenmediğinde yapının içi de dışı da zedelenebilir. Mali raporlar, yönetim kararları, ticari anlaşmalar gibi bilgilere ortakların erişimi, belirli bir düzen içinde yürütülmelidir. Aynı şekilde, yapıya ait hassas bilgilerin dışarıyla paylaşımı da sınırlandırılmalıdır.
Konuşulması gerekenler:
Hangi bilgilere hangi ortak ne zaman erişebilir?
Mali raporlar, denetim belgeleri nasıl ve ne sıklıkla paylaşılır?
Bağımsız denetim ne zaman zorunlu hale gelir?
Gizli bilgi tanımı neyi kapsar?
Gizliliğin ihlali durumunda ne tür yaptırımlar öngörülür?